"Limanlar fırtınadan korur, ama tekneler limanlarda dursun diye yapılmamıştır" derler. Federasyon "2011'den bu yana 15 bin kişi Amatör Denizcilik Belgesi aldı" diyor. Sıra, bu yeni denizcilerimizin ilk cesaret sınavını verip doğadan da diploma almalarına geldi. Gerçek sınav şimdi!.. Bu yazıda doğanın sınavını kolaylaştıracak iki önemli ipucu var; Keşfetmeyi düşünebileceğiniz sakin sular ve ilk deniz seferlerinin düşündürücü manevraları...
Bir Rus atasözü var: “Omlet yapacaksanız 2-3 yumurta kırmanız gerekir!”
İlk kez bir tekneye atlayıp deniz üstüne çıkmak da işte böyle bir şey.
Son zamanlarda çevremde bir dolu ziyaretçi olarak yarışlara katılan, İstanbul’da ya da güneydeki merkezlerde yelken eğitimi alan, bu yaz tecrübeli bir arkadaşıyla denizde tatil yapmaya niyetlenen, kış aylarında Amatör Denizci Belgesi alan tanıdığım var.
Geçtiğimiz günlerde aklıma takıldı, geçtiğimiz bir yıl içinde kaç kişi Amatör Denizci belgesi almıştır diye bizim derginin Yayın yönetmeni Eyüp Özel kardeşimize sordum. O “vallahi bilmiyorum” dedi. Ben "en aşağı 4-5 bin kişi almıştır" dedim. Eyüp benden daha disiplinli olduğu için “öğrenirim.” Dedi.
Sormuş Amatör Denizcilik Federasyonu’na.. Yanıt; geçen yıl 12.2192, bu yılın ilk üç ayında da 2.667..
İstanbul’da 5-6 merkezde bu belge veriliyor. Kalamış’taki merkezin web sayfalarını açtım, baktım ki, nisan ve mayıs aylarında her hafta sınav var ve pek çoğunda yer yok. Yani sınava girmek için bile insanlar kuyruğa girmiş vaziyette..
Bu ilgi sevindirici tabi. Anlaşılan 2-3 yüz millik en güzel mavi yolculuk rotalarını barındıran kıyı şeritlerimizde bu yıl çok sayıda yeni denizci olacak. Yeni filolar kurulacak, kiralık teknelerin hem sayısı hem kalitesi artacak. Sahillerimizin, karayolu ve araba gürültüsü bulunmayan küçük güzel koylarıında daha çok sayıda tesis açılacak..
Ama tüm bunlar için, öncelikle ve zaman kaybetmeden 2-3 yumurta kırmaya cesaret edebilecek yeni denizci adayları lazım.
Düşünce, plan.. Nereye kadar?
Laf özlü sözlerden açıldı, bir de Fransız atasözü var “her yönden düşünün, ama sıra harekete geçmeye gelince düşünceyi bırakın ve girdabın içine atlayın” diyor. (Sanırım; Napoleon!)
Havalar serin iken, ehliyet aldık, ders aldık, kitapları okuduk.. ve şimdi eylem zamanı. Siz müstakbel gezginlere bu yazıda uzaktan korkutucu gelen manevraların ipuçlarını ve ilk kez denize açılmak için uygun 3 gezi bölgesinin temel özelliklerini yazacağım.
Baştan rota seçeneklerini önereyim, Gökova, ilk kez denize açılacaklar için biraz macera, ama sakin ve doğa ile baş başa kalacağınız bir seçenek olarak da eşsiz. Göçek, en keyifli, kolay ve sorunsuzu. Marmaris ise, hem şehirden uzaklaşabileceğiniz, yol yapabileceğiniz hem de sakin kuytu geceleme limanlarıyla korunaklı bir ilk rota olacaktır.
Rotayı tespit etmeden önce de ekibi belirlemiş olmakta fayda var.
İlk seyahat için birincisi tekneye 9-10 yaşından ufak çocuk almamakta fayda var. Eğer çocuğunuz varsa hevesini ikinci sefere saklasın, ya da siz iş seyahatine gidiyor olun.
Ekip de 4 kişi olmalı. İskeleye yanaşırken, ayrılırken bir kişi başta, iki kişi de teknenin iskele ve sancak bordasında olursa rahat edersiniz.
Hareket öncesi ön hazırlıklar...
Bölgeye ve ekibe karar verdikten sonra ikinci aşama uygun bir teknenin kiralanmasında. İdeal ilk teknenin 34-36 feet; ana yelkenin de furling olmasını öneririm. Kontrolü kolay olur.
Bodrum, Marmaris ve Göçek’de bu tür tekne kiralayan çok sayıda acenta var. Birisini seçin ve sonra büyük bir aksilik çıkmıyorsa hep o acentadan devam edin, giderek kira bedelinin düştüğünü göreceksiniz.
Hareket tarihi yaklaşınca 3 önemli uyarım daha var. Birincisi küçük bir tekne ile çıkıyorsunuz, minimum eşya alın, zaten yaz aylarında mayo ve t-shirt dışında bir şey kullanmayacaksınız. İkincisi de bu aldığınız eşyaları hard-top bir valiz ile taşımayın. Küçük bir teknede en sinir şey salonun ortasına atılmış boş ve cüsseli valizlerdir.
Üçüncüsü ve en önemlisi de, tüm ekip toplanın ve kaç gün çıkıyorsanız, x3 öğün planlama yapın, kaç gece dışarıda yemek yiyeceğinizi hesaplayın ve ona göre yiyecek-içecek alışverişi yapın. Marinaya yakın bir süpermarket bulun. Süpermarketin görevlileri de alışverişinizi tekneye getirsinler.
Sınav 1: İskeleye elveda!
Teknede toplandık. Süper acemiyiz. Belki de en heyecanlı ve keyifli an, ilk harekettir. Valizleri odalara atın, yiyecekleri yerleştirin. Ve gülümseyen yüzlerle ekip olarak kıç havuzlukta bir toplanın, kahve mi içersiniz, bira mı, size kalmış. Şöyle bir rahatlayın. Unutmayın ki, hiçbir aksilik yaşamadan iskeleden ilk ayrılışınız, bundan sonraki her türlü badireyi kazasız belasız atlatacağınıza ilişkin muazzam bir güven sağlayacaktır.
(Not: Bir aksilik çıkarsa da dert etmeyin, ertesi gün başarmaya hazırlanın. Ne demişler “yenilginin geceleri, zaferi hazırlar - Bu da Fransız atasözü...)
Şöyle bir güvenceniz var: Marinalar rüzgarın en az seviyede hissedildiği yerlere kurulmuştur. İkinci güvenceniz de marinanın palamar botu. Zaten çıkışınızı marinaya haber vermeniz gerekiyor. Açın telsizi, çağırın palamarcı arkadaşı. O gelene kadar da yerinizden kımıldamayın. O size önce hangi palamarı çözeceğinizi söyleyecektir.
Ama “çok da ezik kalmayalım” diyorsanız, temel prensip şudur. Önce rüzgarın tekneye hangi açıdan vurduğunu tespit edin ve rüzgarsız tarafın kıç palamarını çözün. Öndeki tonoz halatının iskeleye verilmesi gereken ince ucunu yan teknenin vardevela teline dolayıverin. Sonra teknenin vitesini ileri verin ve derhal hem ön tonozu hem de rüzgar üstündeki diğer kıç palamarını çözün. Teknedeki en güçlü kişi rüzgarın etkisiyle kayma riskine karşı bitişikte tekne varsa onu itecek şekilde rüzgar altı bordasında hazır beklesin. İkinci kişi baştaki tonoz halatını toplasın, üçüncü kişi de kıç palamarı toplasın.
Oldu bitti. Denizdesiniz...
Bizim deneyimimiz: Port Göçek’ten biraz rüzgarlı bir havada çıktık. O telaşla ben sancak kıç palamarını tam toplayamadan dikkatimi öne verdiğimden, iskele kıç palamarını toplayacak olan arkadaşımız zafer sarhoşluğuyla yapması gereken işi unuttuğundan, başta tonoz halatını çözüp toplayacak arkadaşımız da o halatın marinaya ait olduğunu sandığı için, marinadan 50 metre kadar açıldıktan sonra bir de suya baktık ki, teknenin yanından 3 tane halat suda yüzüyor... Topladık hepsini tabii...
İlk zafer banyosu!
Göçek’de yassıcalar, Marmaris’te rüzgarın yönüne göre Yıldız Adası’nın sakin köşesi, eğer Bodrum’dan Gökova’ya doğru gidiyorsanız da zaten ilk gün yolunuz uzun olduğuna göre Çiftlik Koyu ilk deniz banyosu ve tatilin başlangıcını kutlamak için kolay duraklardır.
Bu ilk durakta bir sınav, bir de test var.
Sınav: Limandan da fazla uzaklaşmadan bir çapa atın. Irgat çalışıyor mu, ne kadar zincir atınca tekne sağlam duruyor, bir gözünüzle görün. Ayrıca, çapayı atması kolaydır da toplaması biraz daha zordur. Zincir ırgatın sağına soluna dolaşır; kumanda da takılma, bozukluk vardır, altta birikir ve yuvasından çıkabilir; son metrelerde dikkat etmezseniz çapa tekneye çarpar, "gelcoat" denen teknenin kaygan yüzeyini zedeleyebilir. Bir ton bela.
Bunların hepsini yaşayarak öğrenmeniz gerekiyor.
Temel kurallar şunlardır. Sakin havada derinliğin 2 katı kadar, biraz rüzgar varsa, 3 kat, çok rüzgar varsa zincirin sonuna kadar zinciri dökün. Sert havada 50 metre zincir attığınızda alargada kaldığınızda teknenizin oldukça geniş bir salınımı olacağını unutmayın. Kaç metre zincir attığınız zincirde 10 metrede bir kırmızı, yeşil mavi, sarı plastik işaretlerle belirtilir. Bu renklerin kaç metreye denk geldiği de genellikle zincir dolabının kapağının iç yüzeyinde bir etikette işaretlenmiştir.
Zinciri toplarken de ırgatın altındaki zincir dolabında ırgatın deliğine doğru bir yığılma olmamasını sağlamanız gerekir. Bunu ırgatı durdurup(!) bir demir levye yardımı ile yapmanız gerekir. Bir yelkenli tekneyi batırabilmeniz çok güçtür, ama ırgattaki dişli yuvasından kurtulmuş bir zincire elinizi, parmağınızı kaptırmanızın geri dönüşü olmayan sonuçları olabilir.
Test ise çok daha basit... Bu durakta zincirinizi toplayıp hareket etmeden önce vitesi tornistana alın ve geri manevrada teknenin hangi yöne kaydığını saptayın. Bunu bilmek size ilk akşamüstü iskeleye kıçtan kara yanaşırken ya da ıssız bir koyda zincir atıp koltuk halatıyla gecelemek için sakin bir kuytuya yanaşırken büyük bir isabet yüzdesi kazandıracaktır.
Temel prensip: Saildrive pervanesi olan yelkenli teknelerde genellikle motor sağa devirlidir ve tornistanda bu tekne iskeleye doğru çeker. Düz şaftı olan teknelerde ise tersi.
Bizim deneyimimiz: İlk gün Göçek’de Boynuzbükü'nde ilk zafer molamızı verdik, 30 metre zincir atmıştık. Bunu toplarken zincir alttan sıkıştırdı ırgatın dişli yuvasından çıktı. Zincir yan halka ile dişli halka arasına sıkıştı. Çözene kadar bir saat uğraştık, ecel teri döktük.
Ak-karanın çıktığı an: İskeleye yanaşma...
İtirafçı olalım: İlk kez iskeleye yanaşan birisi için işlerin yolunda gitme olasılığı bir hayli az. Çünkü kaptanımız, minik arabasını kaldırım kenarına park eder gibi teknesini iskeleye yanaştıracağını düşünüyor. Oysa oyunun inatçı ve farklı kuralları var..
Her neyse, moral bozmak yok. Hazırlıkları iyice ezberleyelim.
İki taraftan eşit sayıda ve oranlı mesafede usturmaçalar atılacak.
Arka palamarlar iskele ve sancak koç boynuzlarına bağlanacak ve yanaşma anında kıyıya kolayca atılabilecek şekilde kıç havuzluktan geçirilecek ve oturma yerlerine halkalanmış şekilde yerleştirilecek.
Rüzgar var ise, tonozu rüzgar üstünden alacak şekilde teknedeki en güçlü kuvvetli arkadaşımız elinde kıskaç ile rüzgar üstü kıç bordada yerini alacak.
Kaptan pervanenin motor turuna bağlı kayma etkisini de kontrol edebilmek için uzak bir mesafeden tornistana başlayacak ve ne çok hızlı, ne çok yavaş olmak kaydıyla dümenin işlevsel olduğu bir süratle iskeleye doğru hareket edecek. 3 metre kala ileri yol verip tekneyi durduracak ve herkes sorumlu olduğu halatları kontrol edecek.
Eğer tonoz yoksa ve baştan zincir atmak gerekiyorsa, aslında ilk yanaşma daha kolay olabilir. Çünkü zincir baş tarafın rüzgar ile kontrolsüz bir şekilde kaymasını engeller. İkincisi de, zinciri atan belli bir gerginlik ile ama düzgün miktarda zincir döşerse tekneye tornistanda yüklenme düz tutma ve kıyıda kısa sürede sabitleme şansınız da olur. Fakat zinciri atan ile kaptan arasında iyi bir koordinasyon bu manevrada çok önem taşıyacaktır.
Tonoz bulunan bir iskeleye sorunsuz yanaşmanın en kolay yolu ise biraz cesaret gerektirir. Bu kolay yol da, rüzgar altında bir tekneye bordalamaktır. Tek mesele, düz bir çizgide rüzgar altındaki tekneye 1 metre açıklıkla iskeleye kadar gelmektir. İleri yol verip tekneyi durdurursunuz, rüzgar sizi yavaşça öbür tekneye yaslar bu arada kıç palamarları bağlar tekrar ileri yol verip öndeki tonoz halatını gergin bir şekilde bağlarsınız.
Bundan daha kolayı, ilk bir kaç yanaşmanızda iskelede size yardım eden insanların talimatlarını izlemektir. Doğrusu biz de öyle öğrendik. Bir de, özellikle revaçtaki koylara erken saatte (16.00 gibi) gitmenin yer bulmak için son derece faydalı olduğunu da öğrendik.
Neyse, her şey bitip de, denizin ortasında bir ıssız iskelede ilk kez sakin bir akşamüstü geçirmenin keyfi de bambaşkadır. Her şeye değer. Gerçek dünya kısa süre öncenin hayallerine dönüşür.
Bizim deneyimimiz: İlk yanaşmamızda hava çok sakindi ve kolayca bağlandık. Acayip mutlu olduk. İkincisinde ise biraz rüzgar vardı. Acele ettik, heyecanlandık, panik olduk. Tonozu alan arkadaşımız denizdeki halatı karıştırıp, deniz yönünü çekeceğine iskeleye bağlı tarafına asılınca olan oldu; Tonoz halatı teknenin altına kaydı, ben kıç palamarlar bağlanıp da tekneyi düzlemek için ileri yol verince halat pervaneye dolandı. Öff ki öf...
Deniz ortasında, teknenizle başbaşa...
Bunun saf biçiminin adı alarga. Yani teknenin baş tarafı sabit, kıçı serbest salınım halinde... Ve alarganın da keyfi bambaşka. Denizin ortasında asılı gibi duruyorsunuz. Hafif bir çırpıntı, rüzgarsız akşamlarda hafifçe koyun bir tarafından diğerine dönmek.. Çok güzel... Ama, zemin iyi, çapanız sağlamsa ve deniz altına uygun miktarda zincir döşediyseniz (buna kaloma vermek deniyor.)
Benim size tavsiyem havanın tüm gece sakin kalacağına emin değilseniz, en azından belli bir deneyim edinene kadar alargada gecelemeyin. Zincir tararsa çok güçlük çekersiniz. Gece karanlığında zincir toplayıp yeniden sağlam bir şekilde atmak ya da çoğunlukla kıç havuzlukta bulunan yedek çapayı çapraz istikamette ikinci çapa olarak atmak oldukça zorlu manevralardır.
Bunun yerine eğer iskeleye yanaşmıyorsanız uzun bir zincir (40-50 metre) döşeyip, çift yönden koltuk halatıyla kıyıdaki kayalara kendinizi sabitlemektir. Bunun için de aman deniz kıyısındaki ağaçları kullanmayın, fark etmeden ağaçlara çok zarar verirsiniz.
Maske takıp denizdeki halatı ve bağlantı noktalarını kontrol etmek kaydıyla güvenli alarga için ideal seçenek, koy ortası şamandıralı tonozlardır.
Bizim sahillerimizde pek az koyda alargada gecelemek için şamandıralı tonoz var. Mesela hatırladıklarım, Hisarönü’nde bozburun ve Dirsekbükü’nde; Fethiye’de Karacaören, Yavansu, Yassıcalar, Sıralıbük, Hamam Koyu ve Göçek Adası’nda; Marmaris tarafında Serçe’de...
Ama bence bunların sayısı artacak. Örneğin Yunan adalarında daha çok var.
Özellikle sert rüzgarlı havalarda bunlara yanaşmak da kolay değildir. Çünkü uzanıp şamandıranın altındaki halatı tekneye çekeceksiniz, gerdirip koçboynuzuna bağlayacaksınız. Şamandıranın tam ucunda durabilmenin zorluğu yanı sıra hızla halatı yakalamak da rüzgarın tekneyi sürüklemesiyle çok güç olabilir.
Bunun için iki noktaya dikkat çekebilirim: Birincisi tekneyi rüzgar üstüne gidecek şekilde şamandıraya yanaştırın. Başüstündeki arkadaşınızın talimatlarını izleyin. İkincisi de rüzgar çok fazla ise ve başüstünden şamandırayı ve halatı alamıyorsanız. Çok zorlamayın. Geri manevra ile tonoz halatını kıç havuzluktan alıp hemen kıçtaki koç boynuzlarından birine bağlayın. Sonra kendi baş halatınızı şamandıranın halkasına bağlayıp kontrollü bir şekilde bağlantı noktanızı teknenin ön tarafına taşıyın.
Bizim deneyimimiz: Şimdiye kadar şamandıralı tonoza bağlanma manevrasında hiç zorluk çekmedik.Yalnız bir iki kere sert rüzgarda kıskaç kopardığımız, kırdığımız vakidir. Fakat çapa ve koltuk halatı ile kıçtan karaya bağlanma maceralarımız bir felaketler manzumesidir. Çapa taraması, rüzgarın dönmesi, hızlı zincir boşaltma nedeniyle çapa ile zincirin birbirine dolanması,yine tarama ve tehlikeli şekilde kıyıya yaklaşma ve (Fethiye Turuçpınarı, Marmaris Arap Adası gibi) plaka kayaların bulunduğu koylarda çapanın 20 metre dipte kayaya takılması gibi deneyimlerimiz bir hayli fazladır. Tarama durumunda temel kabahatimiz hep kısa zincir atmaktır. Bu işi yapacaksan, 10 metre derinliğe en aşağı 40 metre zincir döşemiş olacaksın!
Yolculuk mu? En kolayı!
Kıyıdan ayrılmayın, yolu kaybetmeyin. Chart Plotter varsa hemen öğrenin, yoksa akıllı telefonlar var, Navionics gibi basit bir harita programı yükleyin nerede olduğunuzu görün. Hafif bir dalga bile olsa, motorla gidiyor olsanız bile azıcık ana yelkeni açın sarsıntıyı kesin. Uzun yol yapacaksanız sabah erken saatlerde deniz henüz sakinken yola çıkın. Bizim denizlerde 14.00-18.30 arası her zaman hava patlayabilir.
Yol hakkı kurallarını ve sığlıkları belirleyen işaretleri iyice ezberlemeyi ihmal etmeyin. Trafiğin yoğun olduğu bölgelerde mesela yelkeniniz açık diye karşınızdan gelen bir günübirlik gezi teknesinin, iri kıyım bir motorbotun size yol verme zorunluluğu hissedeceği iyimserliğine kapılmayın. Açık denizde evrensel iskele iskeleye geçiş kuralına karşın, dar boğazlarda ve kanallarda özellikle İngilizler olmak üzere yabancı uyruklu denizcilerin sancak sancağa geçiş ısrarları olabilir, üstünüze üstünüze geldiklerini gördüğünüzde şaşırmayın...
Kendi başınıza yelken yapmaya 12-13 knots’u geçmeyen rüzgarlarda hafif hafif başlayın. Örneğin ikinci gün sadece cenovayı açarsınız. Sonraki gün, hem cenove hem de ana yelkeni %50, ya da hava iyice düşük ise %60 ölçüsünde açarsınız. Iskota açısını, gerginliğini ayarlamaya alışırsınız. Trim ayarları daha da sonra. (Denizler Kitabevi’nin yayınladığı “Yelken ve Arma Ayarları” diye ince ve çok güzel bir kitap var. Daha çok teknik bilgi için yine aynı yayınevinden çıkmış “Yarış Ekibinin El Kitabı.” İkisini de öneririm.)
Acemilik döneminde tek yapmamanız gereken hava çok az diye yelkenlerin tümünü açmaktır. Saatler geçer rüzgar birden artar, en sakin bölgede bile birden sağanaklar olur rüzgar iki katına çıkıverir. Rüzgar arttıkça yelkeni küçültmek zorlaşır. Tekneyi rahatlatmak için pupaya çok dönerseniz kontrolsüz kavança riski alırsınız. Bunları yavaş yavaş öğrenmek lazım.
Bizim deneyimimiz: Başlayalı sekiz yıl oldu. Hala denizi öğrenme, yelkenin inceliklerini keşfetme aşamasındayız...
Ne diyor Brezilyalılar; “Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir.” Yani, biz Türklerin meşhur “beton delme” atasözünün kibarcası...
YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN SAKİN ROTALAR
Fethiye Körfezi / Göcek Koyu
Başlıca konaklama yerleri: Büyük- Küçük Ağa, Göbün, yavansu, Hamam, Manastır, Küçük-Büyük Sarsala, Sıralıbük, Bedri Rahmi, Boynuzbükü, Göcek Adası, Yassıcalar, Zeytin Adasi, Tersane, Domuz Adası, Kızılada, Turunçpınarı, Karacaören, Soğuksu.
+ Kısa mesafede çok sayıda küçük sakin koy
+ Koyların çoğunda kıyıda mapa, denizde tonoz ve iskele
+ Koyların çoğunda restoran
+ Sıcak, sakin ve temiz deniz (temmuz-ağustos hariç)
+ Göcek içinde her zaman kıpırtısız denizde keyifli yelken yapma imkanı (özellikle koyun batı ucunda)
+ 1-2 saatlik açık deniz deneyimi için öğleden sonraları Fethiye Göcek arasında 13-20 knots rüzgar bulma olanağı
+ Acil bir ihtiyaç, baş edilemeyen bir arıza olduğunda 1 saat içinde Göcek merkeze dönme şansı
Dertler dertler...
- Tatlı su kıtlığı (su tedariki sadece Bedri Rahmi ve Göcek merkezde)
- Özellikle Temmuz ve Ağustos'ta deniz kirliliği
- 15 Haziran'dan Eylül sonuna kadar aşırı kalabalık (hafta sonları ortalama 2000 tekne) güzel koylarda yer bulma güçlüğü
- Özellikle körfezin güneydoğu ucundaki İblis Burnu civarında ani patlayan sert havaya yakalanma riski
YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN SAKİN ROTALAR
Marmaris Körfezi
Başlıca konaklama yerleri: Bozukkale, Korsan Koyu, Serçe, Arap Adası, Gebekse, Çiftlik, Kadırga, Kumlubük, Ekincik.
+ Keyifli yelken yolculuğu yapılabilecek uzun parkurlar
+ Körfezin batı yakasında Korsan Koyu, Arap Adası gibi eşsiz denizi olan küçük ve ıssız koylar
+ Çok sayıda teknenin bağlanma imkanı bulabildiği ve tesis tercihi de yapabileceğiniz büyük koylar
+ Ekincik MyMarina ve Kumlubükü Hollandalı Ahmet gibi kendinizi leziz yemekler, titiz hizmet açısından şımartabileceğiniz 2 tesis
+ Her zaman tertemiz deniz bulma imkanı
Sıkıntı göbek adım...
- Rodos Boğazı'nın sert batı rüzgarları (özellikle Serçe-Bozukkale civarında)
- Özellikle Bozburun Yarımadası'nın kuytusundan çıkınca öğleden sonraları sert rüzgar iri dalga riski
- Rüzgarsız havada iri ölü dalgalarla seyir yapma sıkıntısı
- Körfezin doğu yakasında az sayıda ve uzun mesafelerde sığınılabilecek liman olması
- Körfezin neredeyse tam ortasındaki askeri alanın etrafından dolaşma mecburiyeti
YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN SAKİN ROTALAR
Gökova Körfezi
Başlıca konaklama yerleri: Orak Adası, Çökertme, Akbük, Çamlık limanı, Karacasöğüt, İngiliz Limanı, Longöz, Yedi Adalar, Amazon-Bördübet, Küçük-Büyük Çatı, Mersincik.
+ Keyifli yelken yolculuğu yapılabilecek uzun parkurlar
+ Aşağı yukarı her öğleden sonra abartılı olmayan rüzgar bulma imkanı
+ Çam ormanlarının kıyısında sakin ve ıssız, küçük koylar
+ Karacasöğüt ve Akbük'te mütevazı ikmal noktaları ve keyifli restoranlar
+ Bodrum'dan değil de Karacasöğüt Gökova Yat Kulüp'ten tekne kiralarsanız oldukça sakin bir gezi imkanı
Sorunlar da var....
- Bodrum çıkışlı turlarda ilk gün ve son gün uzun yol yapma (4-6 saat) zorunluluğu
- Özellikle Bodrum'a dönüş yolunda kafadan dalga yeme riski
- Her gece dışarıda yemek isteyenler için alternatif azlığı
- Karamuk Kayalığı (Koyun Burnu) ve Yedi Adalar geçitlerinde tehlikeli bölgeler
- Özellikle güney kıyıdaki güzel koyların çoğunun çamur zemin yapısı
Opmerkingen