Klasik görüntü: Bir megayat, arkasında bir RIB, bir sürat botu, bir servis botu, birkaç jet-ski, bir hamburger....
Son yıllarda denizlerimizde tam bir sürat çılgınlığı yaşanıyor.
Bir yandan tekneler büyüdü gemi haline geldiler; Suyun 20 metre üstünde denizcilik yapanlar, suya yakın olmak için yanlarında küçük hızlı araçlar bulundurmaya başladılar. 4-5 katlı süperyatları bir yana bıraktım, 25-30 metrelik demirli megayatların kenarında bile 2-3 yüksek süratli deniz aracı görmek sıradanlaştı. Tekne sahibinin hız tutkusu için 800-2000 HP motorla donatılmış bir RIB, servis için 30-60 HP motorlu bir sürat botu, gençler için de birkaç jet-ski…
Bir yandan denizde sürat araçları gelişti, erişim kolaylaştı ve sürat çok sevilen bir şey haline geldi. Mesela lift e-foil diye bir şey çıktı, elektrik motorlu ve kanatları üstünde yükselerek sörf yapan bir tür bord. Günbatımı saatlerinde durgun bir denizde çok estetik bir görüntü veriyor. Ama bir yandan da dalgalı suda konforsuz olduğu için tam yüzme alanlarının ortasında jet gibi giden tehlikeli olabilecek bir motorlu araç. Bunun ötesinde profesyonel su sporları meselesi var. Su kayağı, muz, hamburger… Genellikle müşteriye yakın olmak için plaj kenarlarında konuşlanmak isterler veya müşteri toplamak için teknelerin arasına girerler ve yüzenlerden fazla uzaklaşmaya gerek görmeden gazı köklerler. Aynı şekilde demirli teknelere yakın, insanların yüzme alanlarında halkalar çizerek akrobasi yapan jet-ski meraklılarını hatırlamak bile istemiyorum.
Bir yandan da bu konu uzun süreli deniz yaşamının bir parçası haline geldi. Profesyonel kaptanlar, gemiciler bir tür zorunlu trafik içindeler. Ve bu ‘git-gel’leri çabucak yapmak istiyorlar. Tüm Göcek koyları, Bozburun-Adaboğazı, Selimiye-D Maris (Tavşan Bükü) gibi ekstrem alanlar başta olmak üzere, uzun süreli konaklamayı tercih eden büyük teknelerin servis botlarının bakkal-manav-eczane-market alışverişi, çöp taşıma, uçak yolculuğu için karaya insan taşıma amacıyla yarattıkları yoğun ve çok hızlı trafik de çok önemli bir diğer tehlike kategorisi.
Saymakla bitmeyecek bir sürat çılgınlığı yaşıyoruz. Ve bu kategoriler bazı koylarda bir araya gelip kombine bir tehlike de yaratabiliyorlar…
Kızkumu'na 50 metre mesafede bir su sporları akrobasisi...
BİR GÜN ORHANİYE’DE…
Marmaris Orhaniye Koyu’nda Kızkumu isimli bir doğa harikası var. Koyun ortasında 150 metre uzanan kızıl renkli bir kum bankı; Buraya her gün yüzlerce turist gelir. Bu doğa harikasının hemen yanı başında bir su sporları merkezi var. İki adet sürat teknesi, muz ve tencere biçimindeki şişme plastik oyuncaklara bindirdikleri 3-5 kişiyi hoplata zıplata Kızkumu’nun 50 metre açığında son sürat akrobasi yapıyorlar. Tekne sürücüsü ekmeğini çıkarma peşinde.
Çevredeki teknelerin servis botları, o sürat teknelerinin rotasının 5-10 metre açığından, koy dibindeki iskelelere vızır vızır ve son sürat işliyorlar. Çünkü mesela patroniçenin canı aniden kahvaltıda somon füme çekmiş.
Bitmedi, 2 genç arkadaş jet-ski ile çevrede turluyor. Herhalde üniversite sınavı stresi atılıyor… Açıktaki megayatın kaptanı da yedeklediği 2x500 HP motorlu RIB (şişme tüplü büyük sürat motoru) ile patronunu bir iskeleden almak için bu hengâmenin ortasından geçiyor. Bir de koy dibindeki iskelelere, marketlere girip çıkan yelkenliler, motoryatlar… Yani, tam bir deniz trafiği kâbusu.
Orhaniye’deki bu hareketli bölgenin az berisinde, kıyıdaki pansiyon ve otellerin müşterileri denize giriyor, yüzüyorlar. Karşı kıyıdaki adanın arkası ve çevresinde ise, yorgun denizciler sakin yer bulduk deyip demir atmışlar alargada dinleniyorlar. Ve koy ortasında bu trafik.
Kazara o yüksek hızlı teknelerin birinin dümeni kilitlenip Kızkumu üstünde yürüyenlerin arasına dalsa bir turistik katliam yaşanacak. Ama bu risk pek kimsenin umurunda değil gibi görünüyor.
Oysa denizde aşırı süratin yol açtığı sayısız felaket var. İşte son örnek…
GÖCEK, 27 TEMMUZ 2024, SAAT 10.55
Profesyonel denizci Güllü Torun Vasilev bir diğer denizci arkadaşı ile bir şişme bota biniyor ve Göcek’te akşam gezmesine çıkıyorlar. Ayten Koyu açıklarında bir süperyat kaptanının kullandığı 2x400 HP motor gücündeki RIB büyük bir süratle seyir yaparken Güllü Torun’un bindiği şişme botun üstüne çıkıyor. Torun’un arkadaşı son anda denize atlıyor kurtuluyor. Üstünden RIB geçen 28 yaşındaki Güllü kızımız Sahil Güvenlik tarafından hızla Dalaman Hastanesi’ne ulaştırılıyor. Ancak kurtarılamıyor.
Ertesi gün memleketi Osmaniye’de toprağa verilen Güllü ünlü bir magazin figürü değildi. Dolayısıyla birkaç yerel gazetede 2 paragraf haber oldu, hafif alkollü çıkan RIB pilotu tutuklandı ve konu kapandı.
SON 2 YILIN ACI BİLANÇOSU
Ama Güllü Torun tek örnek değil. Denizlerde yüksek sürat ve dikkatsizlik nedeniyle yaşanan kazaların sayısı hayli yüksek. İşte son 2 yıllık basın taramasıyla mavi yolculuk kıyılarımızda gördüğüm bir dizi kaza:
10 Haziran 2022: İş insanı Ünal Pala ve eşi Evrim Pala kendi kullandıkları sürat teknesinin Torba’da kayalıklara çarpmasıyla hayatlarını kaybettiler. Kızları Mina ağır yaralı.
05 Ağustos 2022: Marmaris turistleri taşıyan sürat teknesi ile deniz taksi çarpıştı 1 ölü, 5 yaralı.
17 Haziran 2023: Göcek Hamam Koyu, jet-ski koltuk halatına takıldı, iş insanı Yalçın Gümüşsoy hayatını kaybetti.
24 Ağustos 2023: Ali Sabancı ve Vuslat Doğan Sabancı sürat botu ile kayalıklara çarptılar ağır yaralandılar.
22 Eylül 2023: Göcek’de yüzen diş hekimi Özgür Güner’in üstünden bir sürat teknesi geçti. Özgün Güner 14 gün yoğun bakımda yaşam mücadelesi verdi ve yaşamını kaybetti.
30 Eylül 2023: Göcek Adası kıyısında bir RIB ile bir servis botu çarpıştı. 20 yaşındaki Betül Çimen kaza anında yaşamını kaybetti. Tekneyi kullanan Burak Uğur ağır yaralı, diğer teknenin sürücüsü tutuklandı…
Türkiye’de sürat nedeniyle yaşanan deniz kazaları konusunda ayrıntılı bir istatistik yok. Ama örneğin ABD Sahil Güvenliği her yıl ayrıntılı bir şekilde bu kazaları raporluyor.
DENİZDE AŞIRI HIZ TÜM DÜNYANIN SORUNU…
11.5 milyonun üstünde özel deniz aracı bulunan ABD’de (Türkiye’de 100 bin civarı) 2023 yılında 3844 yat kazası olmuş. Bu kazalarda 564 ölüm ve 2126 yaralanma ortaya çıkmış. Kazalarda ilk 5 neden şöyle: Kullanıcı dikkatsizliği, görüş alanı kısıtları, kullanıcı deneyimsizliği, aşırı sürat ve makine arızası.
Ancak ölümlü kazalara bakıldığında tablo değişiyor. Seyir kuralları ihlalleri (% 34) ve alkol ya da uyuşturucu kullanımı (%17) önemli faktörler olarak öne çıkıyor. Ölümlü kazaların yüzde 75’inde sürücünün yeterli eğitim almadığı da saptanıyor.
Kazaların %56’sı diğer deniz araçlarıyla denizdeki sabit cisimlerle ya da kayalıklarla çatışma (deniz kazalarında ‘çarpışma’ değil ‘çatışma’ terimi kullanılır) ile gerçekleşiyor. Kazaların yarısına yakını sürat tekneleri, ikinci sırada kişisel deniz araçları (jet-ski, kano, su sporu araçları) ve üçüncü sırada kabinli motoryatlar tarafından yapılıyor.
Evet, tüm dünyada benzerlik gösteren istatistikler bunları söylüyor. Peki, çözüm nerede?
ÇÖZÜM: SÜRAT SINIRLAMASI
Tüm ülkelerde ciddi sürat kısıtlamaları ve denetim var. Örneğin ABD’de şöyle…
Birincisi… Kıyı şeridinin genellikle ilk 100 metresi, nehirler, liman bölgeleri genellikle “Idle Speed – No Wake Zone” olarak tanımlı. Yani ancak motor rölantide çalışabilir ve tekne hasara neden olabilecek bir dalga yaratamaz. (Her tekne için bu sürat değişir. Genel kabul teknenin dümen tutabileceği en az sürat, 3-5 DM.)
İkinci kısıtlama “Slow Speed – Minimum Wake Zone”… Burada güvenli sürat isteniyor. Yine tekneden tekneye fark etmekle birlikte süratiniz nedeniyle tekne plane’e geçmeyecek. Dalga olmayacak. Tam kriter şu: “Teknenin burnu ve tüm gövdesi suda olacak.”
Üç: “Vessel Excluded – Swim Area” diye bir bölge var. Yani “Yüzme sahası-tekne giremez”… Bizdeki gibi denizin ortasına pervaneye dümen palasına dolanıp yine tehlike yaratacak şekilde şamandıralı yüzen halat konmuyor. Sadece üstünde “tekne giremez” yazan bir yüzen pano var.
Ayrıca “Max Speed Zone” yani en yüksek sürat de her eyalette farklı olmak kaydıyla (25-55 DM arasında) belirlenmiş durumda. Haritalarda bazı bölgelerde süratli seyir koridoru belirleniyor. Yüksek süratli tekneler o koridoru kullanmak zorundalar.
İnsanlar bu kısıtlamalara hayli uyum gösteriyor. Çünkü Sahil Güvenliğin deniz kontrolü dışında, koylarda, kıyılarda muhafızlar geziyor. Kurala uymama cezası 20 bin dolar ve 1 yıl hapse kadar ulaşabilir.
Bozburun Adaboğazı'nda sıradan bir gün...
Demirli teknelerin 10 metre açığında jet-ski ve lift e-foil meraklısı sporsever arkadaşlar...
YA BİZİM DENİZLERDEKİ KURALLAR?
Yüzme sahası kısıtlarından konuya devam edelim… Marmaris Söğüt Koyu’nda oturan ve uzun yüzmeyi seven bir arkadaşım anlatıyor:
“Her gün düzenli yüzüyoruz. Kıyıya yakın ve paralel seyreden teknelerle düzenli “çatışıyoruz” veya atışıyoruz. Mesela şöyle şeyler oluyor; Biz yüzüyoruz, devasa bir motoryat da tırım tırım üstümüze geliyor ve hatta korna çalıyor, ‘yolumdan çekilsene, ezileceksin’ gibilerinden. Bazıları uyarılarımıza ‘bu kadar açılma, burası açık deniz’ diye neredeyse tehditkâr bir cevap veriyor… Yani bir tür ‘git kumsalda kumdan kale yap, eşelen’ tarzı medeni öneriler alıyoruz, bu kadar kuralsızlığa, kabalığa kızmamak elde değil…”
Türkiye’de sahildeki yüzme alanları Limanlar Yönetmeliği ile düzenlenmiştir. Bu yasal düzenlemede sahil siteleri, oteller, tesisler, plajlar çevresinde 200 metre derinliğinde sahil şeridi yüzme alanı olarak tanımlanıyor (Madde 22, Fıkra 14), bu alana gemilerin giremeyeceği ifade edilir. Bu konuda tartışmalı bir durum yok. Kurala uyansa pek az!
Ama şaşırtıcı bir şekilde, deniz meskûn alanları olarak tanımlayabileceğimiz alanlarda, yani demirleme bölgeleri, küçük koylar, iskele ve rıhtım çevrelerinde hız sınırı konusunda sadece muğlak ifadeler söz konusu, net bir tanım yok.
Bu konu Limanlar Kanunu ve Yönetmeliği ile her liman başkanlığının yayımladığı özel yönetmeliklerle düzenleme altına alınıyor.
Temel metin Limanlar Yönetmeliği Madde 21, Fıkra 2:
“Spor, gezi ve eğlence amaçlı tekneler, liman sahasındaki, mendireklerle sınırlı alan içerisinde ve koylarda diğer gemilerin ve deniz araçlarının faaliyetlerine engel olmayacak biçimde ve zarar vermeyecek hızda seyretmek zorundadır. Liman başkanlığı gerekli gördüğü yer ve hallerde uygun hız sınırını belirler.”
Üzücü bir tesadüf; bu yazının başında öyküsünü aktardığımız Güllü Torun kazasından sadece 3 gün önce, Fethiye Liman Başkanlığı da “Göcek iç liman bölgesinde maksimum sürat 10 DM, iç liman koylarında maksimum sürat 5 DM’dir” diye bir kural ilan etti ve denetime başlandığı açıklandı. Kazanın yaşandığı Ayten Koyu da bu sınır içinde.
Esas sorun ise şu: Liman Başkanlığı iç limanda düzenleme yaptı ve denetim yapıyor. Peki, Yassıcalar, Sarsala ya da Hamam Koyu’nda son hız gidip dehşet saçan ne olacak? Liman başkanlığı bu konuda bir düzenleme yapmıyor.
Not: 2010 tarihli Göcek Koylarını Kullanma Esasları isimli unutulmaya yüz tutmuş düzenlemede de tüm körfezde ve koylarda 6 DM sınırı vardır. Jet-ski yasaktır. Buna göre denetim yapılsa yeterli aslında (Çevre Kanunu 20. Madde, K Bendi – İhlal cezası 387.000 lira). Ama bu konuda yetkili kurum olan Valilik Özel Komisyonu (SG ihlal tutanağını bu komisyona yollar) şimdilerde hiç toplantı yapıyor mu, ondan bile emin değilim…
Benzer bir sınırlama 1 hafta önce de Bodrum Liman Başkanlığı tarafından Türkbükü ve Cennet Koyları için (6 DM) ilan edilmişti. Diğer Bodrum koylarının günahı ne, anlamak mümkün değil… Marmaris Liman Başkanlığı’nın 2013 tarihli iç limanda 10 DM sınırlaması var. Ama büyük yoğunluk bulunan mavi yolculuk koylarına ilişkin bir sınırlama yapılmadı.
Yani bu konuda büyük bir manasızlık hala hüküm sürmekte…
Denizcilik ve deniz yazarı arkadaşım Sezar Atmaca ile dertleşiyoruz.
Sezar haklı olarak diyor ki, “10 DM uluslararası örneklere baktığınızda hassas bölgelerde yüksek bir hız. Bu, ülkemizde liman ve kıyılara yönelik seyir kısıtlamalarının gemiler baz alınarak yapılmasından kaynaklanan bir sorun. Tüm yasal düzenlemelerde ‘gözcülük, emniyetli hız’ gibi genel kurallar (COLREG-Denizde Çatışmayı Önleme Yönetmeliği tanımları) mevcut, ama özel teknelere, sürat botlarına, spor teknelerine yönelik özel bir düzenleme yok. Tabii ki koca bir geminin dümen tutması için 10 mil sürat önemli ve gerekli olabilir. Ama gemilere yönelik bu temel tanımlama, süratle seyreden özel ve spor amaçlı tekneler açısından müthiş bir yasal belirsizlik ortamı oluşturuyor.”
PRATİK ZORLUKLAR…
Üstelik Sahil Güvenliğin sürat ölçümü yapması karayolları kadar kolay değil. Çünkü denizde araçlar doğrusal değil, çapraz seyir halinde oluyorlar. Bu durumda karayolları trafik kontrolünde kullanılan basit cihazlarla değil; Ancak SG ve Liman Başkanlığı’nın donanımlı (büyük) teknelerindeki seyir radarı ile ölçüm ve işlem yapılabiliyor. Ayrıca SG botunu görenler süratini düşürüyor. Yani denetimde önemli pratik sorunlar da var.
Bu arada… Göcek koyları, Adaboğazı, Dirsekbükü, Karacasöğüt, Selimiye gibi yoğun bölgelerde aşırı tehlike yaratanları amatör denizciler tekne ismiyle birlikte videoya kaydedip Sahil Güvenliğe bildirdiklerinde cezai işlem yapıldığını da biliyorum. Dolayısıyla, bu konuda duyarlı denizcilere düşen bir görev de var.
Ama yeni bir yasal düzenleme ve karadan denetim ekipleri oluşturulması şart.
Aslında mevcut cezalar hayli caydırıcı. Limanlar Kanunu’nu ihlal cezası, kaçıncı kez yapıldığına, kaza ya da bilerek olmasına, yaratılan tehlikenin büyüklüğüne göre değerlendirilmek kaydıyla 8.500 ile 335.000 lira arasındadır.
Dolayısıyla esas sorun net sınırlamalar getirilmesinde. Ulaştırma Bakanlığı’nın aşırı sürat düzenlemesi (Limanlar Kanunu ve Denizde Can ve Mal Güvenliği Kanunu) bu çerçevede gözden geçirilse… Uluslararası örnekler izlenerek bir kural oluşturulsa… Bu kuralı yaygın bir şekilde takip edecek karasal denetim birimleri kurulsa…
Sorumsuz insanlar yüzme alanlarında, teknelerin arasında, kıyı tesislerinin önünde şuursuzca “ver gazı, ver gazı” yapabilirler mi?
Zor yaparlar…
DÜNYADA AŞIRI HIZ ÖNLEMLERİ
· Avustralya – bir deniz medeniyeti: Pek çok bölgede tekne sürati 4 ya da 7 deniz mili ile sınırlıdır. Örneğin 50 metre mesafede bir marina, rıhtım, iskele, demirleme alanı bulunuyorsa; motor gücüyle kullanılmayan bir deniz taşıtı ya da yüzen insan varsa otomatik olarak 4 DM sınırlaması devreye giriyor. ‘Personel watercraft’ diye bir kategori var. Tek kişilik sürat tekneleri, jet-skiler vb spor ağırlıklı süratli tekneler. Bunlar kıyı şeridinden 200 metre mesafeye kadar 4 DM sürat yapabilirler. Bu taşıtlar sabah 8 akşam 8 arası (gün ışığında) kullanılabilirler.
· Fransa: Her kent ve köyde değişir. Örneğin Cannes Körfezi’nde 10 DM; Villefranche sur Mer Koyu’nda 5 DM hız sınırı vardır. Milli parklarda 300 metrelik kıyı şeridinde 5 DM hız sınırı vardır. Tüm barınak, marina liman giriş çıkışlarında 300 metrelik alanda 5 DM hız sınırı vardır. Hız limiti ihlallerinde yerli ve uluslararası denizcilere 1 yıllık - 5 yıllık – süresiz lisans iptali idari önlemi ile 6 ay hapis cezası ve / veya 3750 euro adli para cezası uygulanır.
· Fransa 2: Doğal yaşamı koruma amacıyla da sürat sınırları konmuştur. Güçlü motorlar sualtında çok kuvvetli (yani doğal yaşamı olumsuz etkileyebilecek) bir girdap ve ses kirliliği oluştururlar. Milli parklarda genellikle kara şeridine (buna açıktaki kayalıklar da dahildir) 300 metre mesafeye kadar hız sınırı 5 DM’dir. Bazı bölgelerde 3 DM’ye inebilir. 300-900 metre bölgesinde de 12 DM’dir. Bu kısıtlı bölgede motorlu su sporları yasaktır.
· İngiltere: Limanda hız sınırı genellikle 8 DM. Geçen yıl Plymouth Limanı’nda bir motoryatın sürati 40 DM olarak tespit ediliyor, ceza 4 bin İngiliz sterlini.
· İtalya: Roma yakınındaki kıyılarda teknelerin giriş çıkışına ayrılmış koridorlar dışında tekne trafiği yaz aylarında yasaktır. Bu koridorlar 250 metre açığa kadar çıkar ve bu alanda da yüzmek yasaktır. Garda veya Como Gölü’nde gündüzleri hız sınırı 27 DM, geceleri 5 DM’dir. Ama kıyıya 300 metre mesafeye spor tekneleri giremez. Diğer tüm tekneler de kıyıdan 150 metre açıkta kullanılabilir. Bu alanlara giriş çıkışlar rölanti hızıdır.
· İspanya: Kıyıdan 250 metre açığa kadar tüm İspanya kıyılarında deniz taşıtları hız sınırı 5 DM’dir.
· Norveç: Kıyı şeridinde 100 metre mesafede tekneyi rölantide kullanabilirsiniz. Kıyıdan 100-500 mesafedeki alanda ise 5 DM hız sınırı vardır.
Comments