top of page
  • Yazarın fotoğrafıMAVİ YOLCULUK REHBERİ

YAŞASIN! YENİ BİR REHBERİMİZ VAR

Ayşegül Bakış / Naviga / Nisan 2019


Gazeteci-yazar Ali Boratav’ın “Mavi Yolculuk Rehberi: Gökova’dan Kekova’ya Güneybatı Kıyılarımız ve 12 Adalar” adlı kitabı çıktı. Sadun Boro’nun yazdığı Vira Demir’in baskısı tükendiğinden beri, denizseverler yeni bir rehber kitap aradığı için Boratav’ın Mavi Yolculuk Rehberi tam zamanında ortaya çıkmış bir çalışma oldu.

Bodrum-Kekova arasındaki beş temel mavi yolculuk bölgesi ve Patmos’tan Meis’e kadar 12 Adaları içeren yeni ve renkli bir rehber, 1.300 fotoğraf ve 260 harita ile mavi kıyılardaki 450 küçük koy ve mola noktası... Denizler Kitabevi’nin büyük boyda yayınladığı, 532 sayfalık Mavi Yolculuk Rehberi, bu gezilerin geleneğini ve bugününü anlatıyor. Ali Boratav, ıssız koyları, lezzet noktalarını, Ege’nin tarihi ve yerel kültürüyle birlikte okurlarına sunuyor. Ansiklopedi büyüklüğündeki kapsamlı kitap, son zamanlarda bu tarz bir rehberin yokluğu çekildiği için kısa sürede tekne kütüphanelerinde yerini alacağa benziyor.

Naviga ekibi olarak her yeni ‘mavi’ kitapta yazarı kadar biz de heyecanlanıyoruz. Kısa sürede bu kitabı www.denizkutuphanesi.com internet sitemize taşıyarak okurlarıyla buluşturuyoruz.

O nedenle bu kitabın haberi gelir gelmez, henüz mürekkebi kurumadan Ali Boratav’la bir araya geldik; birkaç ‘mavi rota’ önerisi almayı da ihmal etmedik.


Mavi Yolculuk Rehberi’ni ne kadar sürede hazırladınız?

14 yıldır bir amatör denizci-gezgin olarak mavi yolculuk kıyılarımızda dolaşıyorum. Daha önce de guletlerle, hatta arabamın bagajında taşıdığım küçük bir botla gezer dururdum. Neredeyse 30 yıl olmuş. Küçük bir botla dediğime de bakmayın. 7 beygir dıştan takmalı 3,5 metrelik o güzel botla batı ve güney kıyılarımızda 15-20 millik geziler yapıyordum. Tabii gençlik zamanları, risklere aldırmadan, büyük keyifle…

Bu kitabı, 10 yıl önce, bir emeklilik projesi hayali olarak kurguladım. Mavi yolculuk kıyılarımızı nerdeyse eksiksiz olarak gezdikten sonra yazmaya başladım. Kitabın yazımı iki yıl, sayfa yapımı sekiz ay sürdü. Kitapta kullandığım 1.300 fotoğrafın seçimi, 260 haritanın yapımı hayli vakit aldı.

Kitabı oluştururken özel olarak belli koylara gidip araştırma yaptınız mı?

Son üç yıldır kitap hazırlık süreci açısından fotoğraf eksiği olduğunu ya da görerek yazmam gerektiğini düşündüğüm koylar için Gökova’dan Kekova’ya tüm kıyılarımızda ve 12 Adalar’da en aşağı yedi-sekiz özel rotalı gezi yaptım. Ayrıca kitabı yayınlamadan önce kıyılarımızın neredeyse tümünü yeniden karadan gezdim. Bu yoğun tempoya rağmen yeniden görmek istediğim durak noktaları açısından yüzde 5-10’luk bir eksik kalmıştır. Müthiş bir coğrafyadan bahsediyoruz.


Bu kitabı diğer rehberlerden ve Vira Demir’den ayıran nedir?

Sadun Boro kıyılarımızdaki ve Rod Heikell Ege Adaları’ndaki gezilerimizde her zaman başucu rehberimizdi. Fark? Bu kitap doğal olarak 8-10 yıl daha güncel bilgiler içeriyor. Ayrıca, diğer önemli rehberlerimiz İstanbul’dan İskenderun’a tüm Türkiye kıyılarını anlatırken, ben sadece mavi yolculuk körfezlerimize odaklandım. Dolayısıyla bu bölgeler için daha çok bilgi aktarma imkanı oldu. 70’lerden itibaren yazılmış elimizde 20’ye yakın kıyı rehberleri vardır, bir kısmı arkeoloji ve tarihe, bir kısmı denizcilik bilgilerine ağırlık vermiştir. Bu eserlere göre çok daha dar bir alana odaklandığım için, bu kitapta tarih, lezzet, kültür, denizcilere seslenen tesislerin kurucularının tarihi, mavi yolculuk kültürü, Piri Reis’ten bu yana bu koylarımıza ilişkin ilginç bilgiler, doğa-çevre özellikleri gibi tüm mavi yolculuk yaşam ve hafıza birikimine yer vermeye çalıştım. Muhakkak eksik çoktur…


Gökova’nın kuzeyi için de benzer bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

Hiç içimden gelmiyor. Bodrum ve Çeşme Yarımadaları artık bir kent oldu. Güllük Körfezi, Didim, hatta büyük ölçüde Karaburun Yarımadası ve Sığacık çevresi balık çiftlikleriyle ölü denizler haline geldi. Her geçişimde hüzünleniyorum. Şu an için tek istisna Foça ve Ayvalık-Cunda… Ama koca bir Kuzey Ege kıyı şeridi denizcilik açısından perişan.


Koyların koordinatlarına yer vermemeyi özellikle mi tercih ettiniz?

Bunu çok düşündüm ve vermemeye karar verdim. Kitapta altı gezi bölgesinin vektörel, yani en ufak ayrıntıya giren SHOD haritaları ve bu haritalardan üretilmiş 21 alt bölge haritasında 450 küçük koy ve mola noktasını işaretledim. Durak noktalarını anlatırken de Navionics dijital haritasından hedef koy ve mola noktalarının ekran görüntüsü sundum. Bugün durum şu: Teknelerimizdeki harita masaları çoktandır cep telefonu ve tablet şarj masası haline dönmüş durumda. Özellikle gençler artık yollarını haritadan değil telefondan buluyor, rota çiziyor. Bu kitapta, yeniçağ kurallarına yanıt vermeyi tercih ettim. Kitaptaki durak noktalarımızı Navionics “community edits” sekmesinde de işaretliyorum.


Yılda ne kadar zamanı denizde geçiriyorsunuz? Gezerken daha çok alargada mı, iskeleye bağlı mı kalıyorsunuz?

Uzun zamandır yaz aylarında karada tatil seçeneğinin üstünü çizdik. Yılda ortalama 8-10 kez çoğunlukla bir hafta, bazen üç-dört gün tekne ile çıkıyoruz. Eskiden hep iskelelere bağlanırdık. Son zamanlarda ıssız koyları, alarga duraklarını tercih ediyoruz. Çünkü denizde yaşam çok kalabalıklaştı.


İlk mavi yolculuğa çıktığınız yıllarla şimdiyi kıyaslarsanız, koylar ve denizde gezen-yaşayanlar bakımından neler değişti sizce?

Çok şey değişti. Kentleşme baskısı, koruma altında olması gereken mavi-yeşil kıyılara uzadı. Tekneler büyüdü. Özellikle, temmuz-ağustos aylarındaki deniz turizmi yoğunluğu endişe verici seviyelere ulaştı. Size şöyle bir örnek vereyim: Yoğun sezonda Dirsek Bükü’nün drone ile çekilmiş bir fotoğrafında 86 tekne saydım. Bir arkadaşım bayram günü aynı koya girmiş ve 150 tekne saymış. Bu koyda bin kişi 10 ml güneş yağı ile denize atlasa, toplam 10 litre günlük güneş yağı bu koyun suları üstünde mükemmel bir mikrofilm oluşturacak bir nanoteknolojik yağ deşarjı anlamına gelir. Bu da fotosentezi ve yaşamı bitirir. Bıraktım gece yıkanan bulaşıkları, kaza eseri oluşabilecek siyah su deşarjlarını… Korunaklı limanlarımız hızla hayatiyetini kaybediyor. Bu üzücü bir durum.


Çevre konusuna yazılarınızda ve kitabınızda çok önem veriyorsunuz. Bu konuda denizcilere nasıl görevler düşüyor sizce?

Hepimiz çok dikkat etmeliyiz. Hata insani bir şey ama hata yapan denizci arkadaşlarımızı sinirlenmeden uyarmalıyız. İnsanların sağlıklarını koruma için kullandığı güneş kremlerine bir şey diyemiyorum ama unutmayalım ki kapalı küçük koylarımızda en önemli tahribatı siyah su değil gri su, yani bulaşık suyu, yağ ve sabun yaratıyor.


137 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page