top of page

Mavi Yolculuk Rehberi 1'inci, 2'inci, 3'üncü ve 4'üncü baskılarının Önsözleri

BİRİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ

Mavi Yolculuk: Küçük Koylar - Keyifli rotalar

Şair Cemal Süreya “Mavi, bir renkten daha fazlası” der. “Mavi Yolculuk” daha da fazlası olabilir. İnsanın kolundan saatini çıkardığı, zamanı unuttuğu bir yolculuktur. Oysa arkada bir yerlerde zaman işlemeye hep devam eder…

 

Yakın süre önce Fransız düşünür Jacques Attali’nin “Denizin Tarihi” isimli bir kitabı yayımlandı. Dediğine göre… Atalarımızın (Homo Erectus) deniz yolculuklarına ilişkin ilk izler Girit’te bulundu ve bu izler 120 bin yıl önceye tarihlendi. Homo Sapiens’in mavi enginlere korkusuzca açıldığı dönem ise M.Ö. 60 binlerde başladı. Bu dönemdeki gemilerimiz 2-8 m. uzunluğunda, içi kesici kayalarla oyulmuş ağaçlar. Kayıtlara göre ilk yelkenliler ise M.Ö. 6 binlerde Uzakdoğu ve Mezopotamya’da kullanılmaya başladı. (s. 17-40)…

 

Halikarnas Balıkçısı’nın ilk seferlerini saymazsak Türkiye’de mavi yolculuk ancak 60 yıllık bir öyküdür. Ancak bu 60 yılda kıyılarımızda ve denizlerimizdeki yaşamda 6 bin yılda görülmemiş bir değişim yaşandığını söylesek herhalde abartmış olmayız. Sadece son 20-30 yılda, deniz üstündeki nüfusun abartısız 4-5 misli arttığının tanığıyız.

 

Tekne sayısı hızla arttı, teknelerin boyları uzadı. İskeleler de büyütüldü tabii. Tüm koruma kurallarına rağmen bazı koylarımıza beton döküldü. Bazı eşsiz mavi yolculuk duraklarımızı ise kentleşme ve kara turizmi baskısıyla yitirdik.

 

Ücra koylara wi-fi geldi, herkes elinde sosyal medyasıyla dolaşmaya başladı. Karayolu olmayan ıssız koylardaki tesislerde güneş enerjisiyle elektrik üretilir oldu, jeneratör gürültüsü azaldı, ama biraz da görüntü kirliliği oluştu. Kilometrelerce uzaktan bu ıssız koylara su hatları döşendi, tuvaletler-duşlar biraz derlenip toparlandı. Küçük koylardaki bazı işletmeciler değişti, pek azı kapandı, çoğu işi büyüttü, bir kısmı kolalı beyaz önlük, papyon, kravat taktı...

Mavi yolculuk duraklarımızda bir yıl sonraki her ziyaretlerimizde karşılaştığımız değişiklikler bazen bizi mutlu ediyor, bazen de üzüyor, sinirlendiriyor. Oysa sinirlenmeye gerek yok, kent kültürü, karmaşası ve kalabalığı bizi denizlerin ıssız kuytularında da izliyor. Aslında kentteki mahallemizde ne yaşıyorsak deniz yolculuklarımızda yaşadığımız da o.

Ama akıp giden zamanın denizi hayli üzdüğünü gözlemledik.

Çünkü kıyılarda yoğunluk arttıkça denizde oksijen azaldı, kirlilik arttı, yaşam kurudu. Sonuç: Oltayı-zıpkını eline alıp 5 dakikada denizden akşam yemeğini çıkaranlar hayal kırıklığı yaşamaya başladılar. Mavi yolculuklarımızın lezzet duraklarında yerli balıklar hayli azaldı. İthal-donmuş deniz ürünleri sıradan bir gerçeklik haline geldi. Denizde bulanıklık, rahatsız edici mikro organizmalar, zehirli tropikal balıklar, denizanaları arttı. İklim bile değişti; sakin deniz Akdeniz’de tropikal kasırgalar başladı.

İnsanın doğayı değiştirme arzusu ve tahrip yeteneği bir ağacın kabuğundaki çizik gibi. Zaman geçtikçe çizik küçülmüyor, büyüyor. Bundan bir 20 yıl sonra yeni denizci kuşakları nasıl bir deniz, nasıl bir deniz kültürü, nasıl bir mavi yolculuk bekliyor? Gerçekten bilemiyorum.

Ancak bugün hâlâ, mavi denizlerimizde yaşanacak çok güzel günler olduğu kesin. Mavi, hâlâ bir renkten çok daha fazlası...

Ali Boratav

Aralık 2018

GENİŞLETİLMİŞ VE GÜNCELLENMİŞ İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ

 

Mavi Yolculuk Rehberi’nin ilk baskısı yaklaşık 20 ay içinde tükendi. Ben de bu süre içinde çantamda bir drone tüm mavi yolculuk kıyılarımızı bir uçtan diğerine yeniden gezip, sevdiğimiz koyların gökyüzü görüntüleriyle ikinci baskıyı zenginleştirmeye çalıştım.

 

Geçtiğimiz iki deniz sezonunda 12 Adalar’ın kuzey bölgesi, yani Kalimnos-Patmos bölgesi hariç tüm mavi yolculuk kıyılarımızı dolaştık. Gökyüzü fotoğrafları demirlenebilecek yerler, koyların içindeki tehlikeler, dip yapısı gibi konularda çok faydalı oluyor. Okurun da beğeneceğini umuyorum.

İkinci baskının tek farkı bu değil. Küçük koy ve mola noktalarımızın sayısı 450’den 540’a çıktı. “Bu

 

90 yeni koy nereden çıktı?” diye soracak olursanız...

 

Temel neden şu: Kitabın “Başlarken” bölümünde (s.20) “Deniz sıkıştı” sözleriyle mavi yolculuk kıyılarında geometrik olarak artan tekne sayısını vurgulamaya çalışmıştım. Özellikle 2020 yılına damga vuran pandemi olgusuyla deniz üstündeki yoğunluk akıl almaz boyutlara ulaştı. Bu nedenle;

İlk baskıda bir küçük koy başlığı altında tali mola noktası olarak anlattığım 2-3 bükü revize baskıda ayrı numaralarla vurgulama ihtiyacını hissettim. Bir kısmını daha detaylı anlattım, yeni fotoğraflarla bu bilgileri destekledim.

İkinci fark, emin liman olarak tanımlanamayacak bazı mola noktalarını bu genişletilmiş baskıda mavi kıyılarımız envanterine ekledim. Bunlar, koylardaki aşırı yoğunluklarda gündüz mola noktaları olarak düşünülebilecek yerlerdir. Bazılarında ise uygun hava koşullarında gece de konaklanabilir.

Üçüncüsü de, 12 Adalar Bölümü’ne biraz uzak mesafedeki Astipalya Adası’nı da ekledim. Ulaşımı biraz zorlu olabilecek bu ada, pandemi sonrası denizde değişik rota ve ıssızlık/huzur arayan Türk denizcilerinin hedef bölgeleri arasına girecek.

Denizde yoğunluğun iki yeni boyutu var: Bir yandan denizde apartman dikmiş gibi teknesinde hareketsiz yaşayan ve biraz da tedirgin edici bir grup var. “Tekne-kondu” türü yeni bir tür yaşam tarzı da diyebilirsiniz… Bir yandan da, özellikle son yıl, her koyda-her iskelede denizciliğe yeni adım atan çok geniş bir grup söz konusu. Bu yoğun ilgiden ise çok mutluyuz.

Denizciliğe ve / veya deniz yaşamına yeni başlayanların yüksek sesle müzik dinleme, iskelelerde jeneratör kullanımı, sürat araçlarıyla koylarda tehlike yaratma ve benzeri temel denizcilik kültürünü benimseme ve yaygınlaştırma konusunda hassasiyet göstermeleri hepimizin huzuru için bir zorunluluk haline geldi. Amatör Denizcilik Federasyonu kurucularından ve eski Başkanı) Teoman Arsay’ın bu konulara değinen yol gösterici bir yazısını Mavi Yolculuk Rehberi’ne ekledim.

Huzur dolu denizler diliyorum. Bugünlerde çok ihtiyacımız var.

 

Mart 2021

 

GÜNCELLENMİŞ ÜÇÜNCÜ BASKIYA ÖNSÖZ

 

Mavi Yolculuk Rehberi’nin 2021 yılı Mart ayında yayınlanan ikinci baskısının yaklaşık 9 ay gibi çok kısa bir sürede tükenmesi ülkemizde denizcilik ve deniz yaşamına ilginin çok hızlı yükseldiğinin bir kanıtı olmalı.

 

Nasıl olmasın? Pandemi döneminde Bodrum, Datça, Marmaris, Fethiye sürekli nüfuslarının % 150; Özellikle Gökova, Göcek ve Hisarönü’nde denizde yaşayan nüfusun ise % 100 seviyelerinde arttığını söylersek iyimser bir tahmin olur.

 

Mavi Yolculuk Rehberi üçüncü baskısında zorunlu bazı yenilemeler ve denizlerimizden bazı yeni görüntüler dışında herhangi bir değişiklik yok. Ancak mavi kıyılarımızda önemli ve acı bir değişim var. 2021 yazında Gökova, Hisarönü ve Marmaris kıyılarımızda korkunç bir yangın haftasına tanık olduk. Neredeyse 300 kilometrekare (40 bin futbol sahası) orman yandı, kül oldu.

50 kilometre uzunluğunda bir mavi yolculuk kıyı şeridimizi çok ciddi bir şekilde etkileyen bu yangın sonrasındaki fotoğraflara Mavi Yolculuk Rehberi sayfalarında yer vermeyi içim kaldırmıyor.

Ama yangından etkilenen koyları başlıklarında (alev) simgesiyle işaretledim. Muhakkak ki, bu yanık topraklar kolay kolay eski haline kavuşmayacak. Doğal SİT Alanı statüsündeki bu kıyılarda önümüzdeki yıllarda belki bazı kaçak yapılar göreceğiz, belki orman dokusunun eski halini alması 10 yıllar sürecek. Ama Mazı’dan Çökertme’ye, Orhaniye’den İçmeler’e koylarımızın 2020 görüntülerine yeniden kavuşmaları için el ele vermekten başka çaremiz yok.

 

Üstelik... Unutmayalım ki, yangınlar daha çok kıyı şeridini değil de, tepelerdeki köyleri, orman yaşamını ve bölge yaşam kültürünü, özgün ekonomisini alt üst etti. Bu etkiyi, korkarım önümüzdeki yıllarda hızlı bir şekilde kıyılarda da hissedeceğiz.

 

Mavi yolculuk kültürünü ve mavi kıyılarımızı hep birlikte daha iyi koruyacağımız günler diliyorum…

 

Mart 2022

GENİŞLETİLMİŞ VE GÜNCELLENMİŞ DÖRDÜNCÜ BASKIYA ÖNSÖZ 

4 Cilt Deniz Kitabı

2019 yılında ilk baskısı yapılan Mavi Yolculuk Rehberi’nin dördüncü baskısında, yapısal özellikleri koruyarak önemli bir biçim değişikliği yaptık. Büyük boy, 608 sayfalık son baskının ağırlığı 3 kilogram civarıydı. Bu hacim ve ağırlık, kitabın özellikle teknede kullanımını hayli güçleştiriyordu. Bu nedenle 1 kutu içinde 4 ciltlik bir “deniz kitabı” yayımlama kararı aldık.

 

Birinci cilt giriş bölümleri ve Gökova Körfezi; ikinci cilt Hisarönü, Yeşilova ve Marmaris Körfezleri; üçüncü cilt Göcek-Fethiye Körfezleri ve Kalkan-Kaş-Kekova bölgesi; dördüncü cilt de 12 Adalar bölgesinden oluşuyor. Bu yeni konseptin, Mavi Yolculuk Rehberi’ni özellikle teknede kullanan deniz severlerin hoşuna gideceğini umuyorum.

 

Mavi Yolculuk Rehberi’nin üçüncü baskısının yayımlanmasından bu yana yaklaşık 3 yıl geçti. Bu dönemde kıyılarımızda da değişim rüzgârları hız kesmeden devam etti. Dördüncü baskıda, 120 yeni fotoğraf, 186 bilgi-veri güncellemesi yer alıyor. Bunların bir kısmı bir isim - telefon ya da ifade değişikliği. Ama bir koyun denizcilere kapanması, yıllardır hizmet veren bir tesisin el değiştirip ultra lüks ya da ultra perişan hale gelmesi ya da yeni açılan bir kıyı tesisi gibi önemli değişiklikler de var.

Ve aslına bakarsanız (belki bilmediğim ya da atladıklarım da olabilir ama) bu değişikliklerin sayısı şaşırtıcı seviyede az. Oysa ülkemizdeki ve kıyılarımızdaki, özellikle de kentsel bölgelerdeki değişimi düşününce dördüncü baskıda 186 değil 1860 güncelleme bekliyor insan.

 

Mesela çarpıcı değişimlerden biri, denizlerimizde pandemi dönemi sonrasında kalıcı bir gezgin denizci ve deniz-kondu nüfus artışı yaşanıyor olması. Belki okulu ve ofisi denize taşıyanlar evlerine ve işyerlerine döndüler. Ama pandemi döneminde güvenli (izole) deniz yaşamına alışanların ve daha da önemlisi denizci olmayı sevenlerin bir bölümü, yaz aylarını yazlık ev yerine teknede geçirmeye başladılar. Yani 1 milyon ADB belgesinin ötesinde ülkemizin denizci nüfusunda önemli bir artış yaşandığını gözlemlediğimi söyleyebilirim.

 

Denizlerimiz bir yana, Türkiye’nin son iki yılına damga vuran konu % 100’ü aşan enflasyon gerçeği. Bu fiyat artışları “marin” boyutta çok daha şaşırtıcı düzeylere ulaşıyor. Mavi Yolculuk Rehberi’nin ilk baskısından itibaren “Kullanım Kılavuzu” sayfalarında okuyucunun dikkatine sunduğum uyarı bu çerçevede iyice önem kazanıyor: “Kıyı tesislerinde zaman içinde konaklama/iskele ücretlendirmesi, restoran fiyatlandırma/menü değişiklikleri gibi farklar ortaya çıkabilmektedir. Okur, kitapta yer alan önerileri yerinde kontrol ederek kendi kararını vermelidir.”

 

Cilt 1: Gelelim Gökova’ya…

Gökova belki kıyılarımızdaki değişimden en az etkilenen bölge. Çünkü toplam coğrafi alanın pek azında yerleşim var. Lojistik imkânlar düşük; bu da deniz üstündeki nüfusun Göcek ve Hisarönü’ne göre en az %50 az olmasına neden oluyor.

 

Sonuç: Sakin, hayli sessiz koylar; mavi kıyılarımızın en temiz denizleri… Tam 52 deniz mili derinliğinde mavi-yeşil bir mucize…

Cilt 2: Hisarönü’nden Marmaris’e…

Doğrusu Marmaris Körfezi’ndeki değişim hayli az. Ama konu Hisarönü ve bitişiğindeki Yeşilova’ya gelince tarifi zor bir değişim... İki önemli faktör var:

 

Birincisi, Hisarönü’nden Söğüt’e kadar 6 yerleşim merkezi var. Bunlar, çok değil 30 yıl önce 3-4 sokak, 2 sinekli bakkal görüntüsündeydiler. Geometrik olarak büyüdüler, 3-5 bin kişilik tatil köyü/kasabası haline geldiler. Ve büyüme devam ediyorlar.

İkincisi ise, Hisarönü, Göcek’in tahtını ele geçiren dev bir denizci kenti haline geldi. Çünkü Knidos’tan Oğlanboğuldu’ya kadar Göcek’ten 5-6 kat büyük bir coğrafya. Kapalı değil, açık deniz ve kesinlikle daha temiz. Öte yandan her köşesinde 5 dakika mesafede süpermarket var.  Yani, yeni bir deniz kenti kurulmakta, ama oldukça temiz bir kent.

Cilt 3: Göcek’ten Kekova’ya…

Kalkan-Kaş malumunuz, dağ-taş ev doldu. Kekova ise değişime hayli direniyor. Dürbünü Göcek-Fethiye bölgesine çevirdiğinizde ise ışık hızında değişim var. “Göcek yıllardır böyle” diyenler olacaktır. Ama artık başka bir boyuttayız.

Bir örnek: Göcek’teki en eski tesis sahiplerinden biri, 2024 Ocak ayında instagram’a bir video koydu, altında “Bugünlerde Göcek öyle huzurlu ve güzel ki...” yazıyordu. Yeni Göcek’i sevenlerin keyfi yerinde, eski Göcek’i özleyenler ziyaret için Kasım-Nisan aylarını tercih ediyorlar.

Cilt 4: 12 Adalar’a geçince…

Pandemi döneminde zayıflayan 12 Adalar turizmi, 2024’te tam anlamıyla patladı. Üstelik sadece deniz turizmi açısından değil, “kapıda vize” uygulamasıyla kara turizminde de... Turizm sektöründe bu sınır hareketliliğine paralel tartışma konusu ise “12 Adalar mı ucuz, Bodrum mu?” başlığıydı. Görüşler muhtelif…

Denizciler açısından konuya devam edelim. Yunanistan, Ege Adaları’na geçen Türk denizcilere her an yeni uygulamalar (örneğin, duty free alışveriş kuralları, sarı ya da turuncu palamar halatı vb.) geliştirebiliyor. Bu nedenle koşulları-kuralları yakından takip etmekte fayda var.

Ayrıntıların keşfini okura bırakıyor ve güncellenmiş-yenilenmiş Mavi Yolculuk Rehberi’ni beğeneceğinizi umuyorum.

 

Kasım 2024

Ali Boratav​

bottom of page