Şaka gibi: Kekova-Kaleköy'ün önünde 105 metrelik bir beton iskele
- aliboratav
- 8 Ağu
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 16 Kas

(Oksijen Gazetesi'nde 8 Ağustos 2025 tarihinde yayınlanmıştır.)
Kekova’nın incisi Kaleköy’ün manzarası hem kalenin zirvesinden hem de denizden muhteşemdir. Özellikle denizden baktığınızda, kıyıdaki restoranlar, daracık sokaklar, merdivenler, harabe ya da restore evler, kaya mezarları, zirvedeki serviler, evlerin duvarlarındaki begonviller, ağaçlar, kaktüsler ve en tepedeki muhteşem kale bir tacı süsleyen mücevherler gibi ışıldarlar.
Kaleköy’ün içine girdiğinizde insanı büyüleyen bir doğası vardır. Bunun en önemli nedeni Lykia kenti Simena’dan bu yana, yani 2500 yıldır bu köyde kesintisiz yaşam olmasıdır.
Bir evin duvarına baktığınızda en alt taşların Lykia döneminden, arada birkaç taşın Rodos Şövalyeleri’nden, Bizans’tan, Osmanlı’dan, köşedeki tuğlanın da geçen yıldan kalıp kalmadığı konusunda tereddüte düşebilirsiniz.
Denizden baktığınızda bu büyülü atmosfer sizi hemen sarmalar.
Üç yıllık bir aradan sonra Kaleköy’ün önüne geldiğimde şaşaladım. Manzarada bir farklılık vardı. Köyün önünde koca koca günlük gezi tekneleri diziliydi.
Önce anlamadım, çünkü bu teknelerin kıçtankara olabilmesi mümkün değil. Sonra aralarındaki bir boşluktan beton yüzer iskeleyi gördüm.
Evet, doğru. Kaleköy’ün önüne 105 metre uzunluğunda devasa bir iskele yapılmış. Köyü özellikle öğle saatlerinde bir ahşap yığınının arkasından görüyorsunuz.
Kaleden çekilen hatıra fotoğraflarının da 2025 öncesi ve sonrası olarak anılması gerekecek.

BİR KOLEKTİF HAMLE!
Şaka gibi bir durum.
Herhalde... Günlük tur tekneleri, Kaleköy’ün daracık sokaklarındaki mini mini marketler, hediyelik eşyacılar, restoranlar, kafeler el ele vermiş, Demre Belediyesi’nin yolunu tutmuş, “Kaleköy’ün önüne büyücek bir iskele yapsak” demişler.
Belediye yememiş içmemiş bir proje hazırlayıp Ulaştırma Bakanlığı’na sunmuş. Bakanlık “ne güzel fikir” demiş, 20 milyon TL. tahsisat çıkarmış. Çevre Bakanlığı’nın da onayıyla Antalya Valiliği anında işi bitirmiş.
105 metre uzunluğunda bu yüzer beton iskelenin 2025 Haziran ortası montajı başlamış, 2025 Temmuz’un ilk haftası hizmete sokulmuş.
18 büyük gezi teknesi aynı anda yanaşıp Kaleköy’ün daracık sokaklarına bin kişi indirebilir hale gelmiş.

NEDEN?
Nedeni belli. Son yıllarda Kekova’da müthiş bir günlük gezi teknesi patlaması yaşanıyor.
Her gün Kaş’tan 15-20, Demre Çayağazı’ndan 30-40 tekne geliyor. Bir de bunlara yıllardır Üçağız’dan çıkan 50-60 tekneyi ekleyin.
Koca bir filo Kekova içinde kuantum parçacıkları gibi 15-20 durak arasında zıplayarak geziniyor. Bazı teknelerin içinde 2 aile 5-6 arkadaş var, bazı tekneler gemi gibi 100- 150 kişi taşıyor.
Tüm teknelerin uğramak istediği 3-4 durak var. Mesela Tersane Koyu, Batık Şehir, Karakol Adaları (Akvaryum) ve bu listenin birinci sırasında da Kaleköy yer alıyor.
Eskiden Kekova’da dolaşan 25-30 günlük gezi teknesi vardı. Köyde de sadece 3-5 günlük tur teknesinin aynı anda yanaşabildiği bir serbest köy iskelesi... Tekneler sırayla yanaşırlardı.
2-3 günlük gezi teknesi de restoranların iskelelerine yanaşıp köyü ve kaleyi gezmek isteyen müşterilerini indirirlerdi.
Guletler ziyaretçileri botla taşırlardı. Köyde fazla yoğunluk olmazdı.
Derken bir Kekova ilgi patlaması, toplam günlük tur teknesi sayısı önce 50, sonra 80… Şimdilerde 150’ye yaklaşmış durumda.
İskele yanaşma sırası nedeniyle geçen yıl Kaş’ta kaptanlar arasında sonu karakolda biten kavgalar çıkmış. Zaten Kaleköylü esnaf da büyük bir iskele olsun, daha çok müşteri gelsin isteğinde…
Ve 105 metrelik iskele yapılıyor. 18 tekne ön cephesine kıçtankara, 3-5 tekne de arka tarafa aborda olabiliyor. Yani Kaleköy’ün önünde irili ufaklı toplam 20-25 teknenin bağlandığı koca bir iskele…

KİMİN AKLINA GELİRDİ?
Öncelikle, bu devasa iskele Kaleköy’ün kartpostallık görüntüsünü tamamen değiştirmiş, muhteşem büyüyü ciddi bir şekilde zedelemiş durumda.
Tam bir ‘kolektif görsel felaket’ diyebiliriz…
Bölge 2000 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde… Ayrıca 1990 yılından bu yana 1. Derece Arkeolojik SİT alanı olarak tescilli.
Bitmedi.. Kaleköy ve Üçağız Ekim 2025 tarihinde Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UN Tourism) tarafından yürütülen 'Best Tourism Villages - En İyi Turizm Köyleri 2025' programı kapsamında, dünya çapında seçilen 10 köy arasına girerek 'En İyi Turizm Köyü 2025' ödülüne layık görüldüler.
Yine bitmedi!. Demre Belediyesi kapak görseli olarak Kaleköy'ün eski bir fotoğrafını kullandığı başvuru dosyasına %75 gibi bir puan alarak Kasım 2025'te ilçeyi dünyanın 307'inci "cittaslow - sakin kent"i olarak tescil ettirdi.
Ama aynı Demre Belediyesi, Ocak 2021’de Antalya Valiliği’ne, Ocak 2023’te de Çevre Bakanlığı’na o 105 metrelik beton iskele için bir ÇED Proje Tanıtım Dosyası’nı sunmuştu.
Yıldırım hızıyla, 20 gün içinde “ÇED gerekli değildir” kararı çıktı.
Çevre duyarlılığı yüksek birkaç Kaleköylü vatandaşın projeye itiraz ettiği, ama seslerini duyuramadıkları söyleniyor.
Yani bu iskele herhalde herkesin arzusu olarak ısmarlanmış ve sessiz sedasız yapılıvermiş.
Ulusal basın arşivlerini taradım, tek bir haber yok.
Yerel haberlerde ise, konu büyük bir turizm atılımı olarak anlatılıyor ve Çevre Bakanlığı’nın da onayıyla Ulaştırma Bakanlığı’nın projesi ve Valiliğin uygulaması olarak sunuluyor.
28 adet koca beton tonoz bloğunun atıldığı deniz altı alanında Simena'nın antik liman yapılarının bulunduğu söylenir.
Dolayısıyla bu proje için Ulaştırma Bakanlığı ve Çevre Bakanlığı yanı sıra Kültür Bakanlığı’nın da onayı alınmış olmalı.
Kaleköy’ün peyzajını altüst edecek; köyün turistik kullanım kapasitesini zorlayacak ölçüde büyük olan bu iskelenin söz konusu üç bakanlıktaki onay imzalarını kimler attı, çok merak ediyorum.

AŞIRI TURİZM VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Aşırı turizm ve insan işgali (nüfus 50 bin, yıllık turist sayısı 30 milyon) nedeniyle Venedik şakayla karışık daha hızlı batmaya başladı, insan selini frenlemek için girişte ayakbastı parası getirildi.
Tüm dünya ‘aşırı turizm’ olgusunu tartışıyor. Yakın çevremizden örnek verelim: Mesela Patmos Adası Hıristiyanlar için bir hac merkezidir. Bu adaya her gün turistler 3-4 bin kişilik cruise gemisi ile hacı gelir. Bu insanlar filikalarla parti parti limana indirilir ve her partide 4-5 otobüs ile 200-250 kişi manastıra çıkarılır. Manastırın salonlarında izdiham yaratılmaz.
Bu sorun Kaleköy için de geçerli. Eskiden zorunlu olarak sırayla karaya indirilen turistler, şimdi öğle saatlerinde hep birlikte daracık sokaklara doluşmaya başlamışlar. Evlerin arasında taşlara oyulmuş 2000 yıllık daracık merdivenlerde 10 kişi aşağı inmeye, 20 kişi yukarı çıkmaya çalışıyor. Denizden tepeye baktığınızda kalenin ahşap merdivenlerinde karınca sürüsü gibi bir insan kalabalığı görülüyor. İnsan yoğunluğuyla kalenin rengi bile değişmiş durumda.
Kekova mavi kıyılarımızın diyelim ki Machu Picchu’sudur. Kaleköy de Kekova’nın baş tacıdır. Şimdi soru şu: Peru’daki binlerce yıllık İnka kenti Machu Picchu’ya insanların ilgisi çok diye yürüyen merdiven mi yapıyorlar? Aksine… Günlük ziyaretçi sayısı 2020 yılında 2500 ile sınırlandı.
BİR ORTA YOL BULUNAMAZ MI?
Dönelim kaleköy’e…
Bir yandan da “hala geç değil” denilebilir.
Arz talep dengesi ve bir sürdürülebilir turizm örneği yaratmak aslında çok da zor değil… Mesela ilk aklıma gelenler:
- Kaleköy’ün peyzajını ve pek çok şeyini alt üst eden bu yeni iskelenin “L” formundaki 50 metrelik uç kısmı iptal edilse.
- Dipte boşa çıkan tonozlar köy iskelesinin yeni 50 metrelik uzatma bölümü bir fırtınaya karşı güçlendirmek için yeniden konumlandırılsa.
- Restoran iskeleleri günlük gezi teknelerinin yanaşmasına mecbur tutulsa.
- Köydeki tüm iskelelerde Demre, Üçağız ve Kaş gezi teknelerinin kapasitelerine göre bir yanaşma planlaması yapılsa.
- Kaleköy’e yanaşacak gezi tekneleri için kişi başı 5-10 euro özel ücret uygulansa
- Aynı ücret ziyaretçilerini botla kıyıya çıkaracak özel tekneler ve guletler için de uygulansa.
- Ve bu gelir ile Kekova’da çevre koruma için bir fon yaratılsa…
Biraz üstünde düşünmek çok mu zor?






Her satırına katılıyorum. Tam bir doğa, turizm yağması. Hiç olmazsa anılarımda yaşasın diye artık maalesef Kekova'ya da gitmiyorum.