top of page

2025: Denizde guletlerin ve gunluk tur teknelerinin altin yili

  • aliboratav
  • 20 saat önce
  • 4 dakikada okunur
Müşteri değişim günü Bozburun limanına dizilmiş guletler.
Müşteri değişim günü Bozburun limanına dizilmiş guletler.

Haziran ayının son haftasında Gökova’dan yola çıktık Temmuz’un son haftasında Kekova’ya vardık…

Açık denizde kirliliğin arttığını gözlemledik. Gökova’nın ortasında kilometrelerce devam eden köpük köpük, hatta bazen sarımtırak sular kentsel kirlilik yükünün artık tamamen zıvanadan çıktığının işaretçisiydi. Denizde elinizi çırptığınızda çamaşır makinesi gibi köpüren Göcek’i hiç konuşmayalım, aynı acıklı tablo Hisarönü’nde de karşımıza çıktı. Körfezin dip noktalarında 2-3 kez rüzgarsız, ayna gibi bir denizde İnbükü – Orhaniye geçişi yaptık. Denizin üstü yüzlerce metre yağlı bir köpükle kaplıydı.

Buna karşılık… Selimiye, Bozburun’un dibindeki Burgaz gibi kapalı, su sirkülasyonunun zayıf olduğu koylarda geçtiğimiz yıllarda denize giremeden geçtiğimiz oluyordu. Bu yıl temmuz ayının ortasında bile deniz hayli berrak ve lacivertti (eski günlerdeki gibi). Bunun nedenini de karaya adım attığımız anda öğrendik. Bu ünlü tatil beldelerimizde oteller neredeyse boştu. En ünlü otellerin önünde diyelim 50 şezlong var belki 5 tanesinde insan var. En ünlü restoranlar gece bakıyorsunuz 200 kişilik terasta 10 kişi var-yok.

Karacasöğüt, Selimiye, Bozburun, Söğüt gibi sezon ortası denizcilerin kirlilik yarattığı iddialarının bolca konuşulduğu bölgelerde deniz kirliliğinin gerçek failinin kara turizmi ve tarımsal faaliyetler olduğunu gösteren bir tablo.


Temmuz ayının son günleri Hisarönü Turgut, Ella Yat Club... Teknelerin neredeyse tümü marinada yatıyor...
Temmuz ayının son günleri Hisarönü Turgut, Ella Yat Club... Teknelerin neredeyse tümü marinada yatıyor...


YA DENİZ ÜSTÜNDEKİ GÖRÜNTÜ?

Birincisi, ben gitmedim ama duyduklarıma göre, Simi, Leros, Kalimnos, Patmos başta olmak üzere 12 Adalar bölgesi tamamen Türklerin egemenliğine girmiş gibi. Hem amatör denizciler, hem de kapıda vize ile gidenler özellikle Türkiye’ye yakın adaları tam anlamıyla istila etmiş durumda.

Dönelim kendi gezdiğim bölgeye, yani Türkiye kıyılarına…

Çok ilginç… Haziran ve Temmuz aylarında özel teknelerin herhalde ancak yüzde 10-15’i sahipleriyle denizde. Gerisi ya marinada, ya da içinde sadece personeli ile Göcek kıyılarında, Hisarönü’nde Tavşan Bükü, Sucağız Koyları, Selimiye gibi teknekondu park bölgelerinde. Pandemi döneminde zirve yapan deniz ilgisinde geçen yıl bir düşme yaşanmıştı, 2025’te bu eğilim iyice belirginleşti. Koylarda ancak Ağustos ayında bir yoğunluk gözlenir hale geldi.

Fethiye’de ikmal durağımız Yes Marina, çevresinde iki marinet daha var. Bu iskelelerin hepsinde de 10-20 teknelik charter filoları var. Tüm iskelelerde filoların yarısı temmuz sonunda, tam sezon ortasında iskelede yatıyorlardı. Aynı tablo Hisarönü’nde de gözleniyor. Buradaki ikmal durağımız Orhaniye Palmiye Marina’da da bir kiralık tekne şirketi var. Palmiye’ye 2 kez girdik ikisinde de kiralık tekne filosunun yarısı iskelede bağlıydı. Yani, aynı düşüş eğilimi mürettebatsız kiralık teknelerde de geçerli.

Bu kez sebep muhtemelen göreli olarak yüksek kalan haftalık kiralama bedelleri. Şöyle düşünelim 4 kişi - 2 ailenin çıkacağı temiz bir teknenin fiyatı 3 bin euro civarı. Üstüne 2 bin euro eklerseniz 10-12 kişi ya da 4 ailenin çıkabileceği guletler var.


GULETLERİN TÜMÜ SEFERDE…

Evet, 2025’te guletlerin (ticari yatların), özellikle de kısa mesafe çalışılan Göcek ve Hisarönü bölgelerinde neredeyse tamamı denizlerde aralıksız turlamakta.

Sanırım bunun nedeni de mütevazı ve kısa mesafede çalışan (düşük yakıt maliyeti), 4-6 bin Euro’ya kiralanan guletlere gösterilen yüksek ilgi. Çünkü çok net bir tatil maliyeti avantajı söz konusu. Rahatlıkla 10-12 yetişkinin ya da çocuklu 3-4 ailenin rahatça gezebildiği bu guletlerin maliyeti, haftalık kişi başı karasal tatil maliyetinin nerdeyse üçte birine denk geliyor.

(Örneğin Selimiye, Söğüt gibi orta-üst segmentteki otellerde gecelik oda fiyatı 10-15 bin TL. İki kişi rakı-balık akşam yemeği nereden baksanız 7-8 bin TL, yol parası, gündüz atıştırmalıkları, belki birkaç beach ücreti. Yani 2 kişi günlük maliyet nereden baksanız 20-25 bin TL. Yani haftalık 3500 euro.)

İki yıllık bir aradan sonra ilk kez 4-5 gün Göcek koylarında gezdik. Eskiden Göcek’de pek az gulet görülürdü. Şu anda yüzerliği olan tüm ticari yatlar denizdeydi. “Bu tekne mümkün değil haftalık değildir, bunda yatılmaz, bu kadar insan nerede yemek yiyecek” diyeceğiniz eski, derme çatma ticari yatlarda bile, mesela çoluk çocuk iki aile ya da 8-10 üniversiteli genç şen şakrak ve hayli ekonomik tatil yapmaktaydı.


Bodrum Orak Adası Batı Koyu'nda günlük tur teknesi saatleri
Bodrum Orak Adası Batı Koyu'nda günlük tur teknesi saatleri

GÜNLÜK TUR PATLAMASI VE KEKOVA MACERASI…

Bu makul maliyetli deniz tatili trendinin bir çarpıcı boyutu da günlük gezi motor ve teknelerine rağbetin olağanüstü artmış olması. Körfezlerin tümünde bu teknelerin sayısı da sanki 2 kat artmış gibi.

Bodrum’da Karada ve Orak Adası, Gökova’da Sedir Adası; Datça’da Gökliman ve Kargı; Hisarönü’nde Kameriye ve Dişlice Adaları; Marmaris’te limana yakın koylar ve özellikle de Kumlubük; Kalkan’da Yeşilköy, Kaş’da Bayındır limanları bu açıdan en ünlü ve kitlesel deniz turizmi yaşanan bölgeler.

Bir de günlük gezi teknelerinin inanılmaz yoğunlaştığı bazı koylar var. Mesela Ekincik’te Semizce Koyları, Fethiye’de Kalemyel ve Tarzan Koyları. Bunlar hayli küçük koylar ve bir anda 20-30-40 küçük ve orta boy gezi teknesi yanaşıyor, sonra yine aynı anda kalkıp başka duraklara dağılıyorlar. Olimpos-Beydağları Milli Parkı’ndaki Sulu Ada bir diğer inanılmaz uğrak noktası. Koca adanın tümünün çevresi 2 metre arayla günlük gezi motorlarıyla kaplanıyor. Belki 150-200 tekne. Bu teknelerin çoğu Adrasan plajında gecelediği için sabahları koca Adrasan plajında denize girecek yer bulunmadığı söyleniyor.

Abartı açısından en önemli örnek ise Kekova. Burada her gün Kaş’tan 15-20, Üçağız’dan 40-50, Demre’den de 50 civarı irili ufaklı tekne günlük geziye çıkıyor. Kimi 2-3 aile tarafından kiralanmış, kimi 80-100 kişilik bu tekneler Kekova’nın toplam 20 civarındaki gözde koyu arasında gün boyunca kuantum parçacıkları gibi zıplıyorlar.

Bu teknelerin tümünün mutlaka görmek istediği ilk beş durak Kaleköy, Tersane Koyu, Batık Şehir kıyıları Karakol Adaları (Akvaryum) ve Kocakarı Koyu’dur (buna da Akvaryum diyorlar)...

Batık şehri sabah saatlerinde bu tekneler ip gibi dizilip gezerler. Adanın önü geliş gidişli Boğaziçi Köprüsü trafiğine döner mesele hallolur. Revaçtaki bu üç koya ise öyle 30 tekne birden giremez. Turcular kendi aralarında bir sistem kurmuşlar, mükemmel bir şekilde bir grup giriyor, bir grup çıkıyor.

Kekova’daki günlük gezi teknelerinin sayısındaki bu büyük artış nedeniyle Kaleköy’de yaşanan dramatik değişimi Ağustos’un ilk haftasında Oksijen okurlarıyla paylaşmıştım. Tüm tekneler buraya yanaşıp misafirlerine kaleye çıkma opsiyonu (o da kabaca 1.5-2 saat demektir) sunmak istiyordu. Ama Kaleköy’de bu teknelerin yanaşabileceği sınırlı sayıda iskele vardı. Tatsız bir çözüm bulunmuş: Kaleköy’ün önüne 105 metrelik bir beton iskele yapılmış. Kaleköy’ün muhteşem manzarasının önünde Çin Seddi gibi bir gezi motorları perdesi var. (Ayrıntılar için Oksijen web sayfalarındaki yazıma bakılabilir.)

Bakalım daha neler göreceğiz...

1 則留言


訪客
18 saat önce

Yanliz bodrum değil ki bütün koylar aynı karacasogut bence en kötüsü de olabilir yan koy protokola ayrıldığından bize de huzur yok bütün tekneler bu ufak koya doldu halbu kı rahmetli Sayin Özal ZAMANINDA bütün koylar halka açıktı bizle beraber yüzer di sohbet ederdik yani halkın la beraber di

按讚
bottom of page